6 Aralık 2012 Perşembe

"Ben" Kattım Sana Biraz..

Play'e basıyoruz.. Sözlere de dikkat ediyoruz.


Son 6 ayda "aşk" diye nelere tanık olduk? Ölüyorum bitiyorum diyenin ansızın terk edişi, tek taraflı gayretin sürüklediği bir sevgi, gitmeye bile cesareti yokken size zorla "gidiyorum" dedirten sevgili.. Evet bunların her biri etrafımda yaşanan ilişkilerin özetleri. Ne yazık değil mi? 

Düşünün bir.. İlk kez gördüğünüz birine hissettiklerinizi düşünün. Onu tanımadan size yapacağı jestleri, size gülümseyişini, size dokunuşunu hayal etmiyor muyuz? Bunların hepsini bir kaç saniye içerisinde düşünüp, kalp şeklini alan göz bebeklerimizle ona doğru bakmıyor muyuz? Sonra...  

Siz gülümsüyorsunuz, o yanınıza geliyor. 
Güzel güzel sohbet ediyorsunuz. Siz içinizden kesin telefonumu alacak diyorsunuz, soyadınızı soruyor (malum facebook'tan ekleyecek).
Ayrılır ayrılmaz msj atar diyorsunuz, ertesi gün "bak buldum seni! :) " diye msj geliyor.. 
Güzel bir yere davet edecek diyorsunuz, "eee ne zaman buluşuyoruz, ne yapsak ki :)" diyor. 
Onca :) 'lı msjdan sonra siz sürekli bahane uydurmaya başladığınızda uzaklaşır diyorsunuz, "eee beni unuttun ama :.( " diye msj atıyor. 

Hemen o anda gözlerinize baksanız onu ilk gördüğünüzde kalp gibi olan göz bebeklerinizin artık Sülümanın hançerine benzediğini görürsünüz. 

İtiraf edelim, bu can acıtmıyordur. En fazla "eh be yeter" diyorsunuzdur... 

Peki ya uzun zamandır tanıdığınız birinin sizi hayal kırıklığına uğratması? Sözler vermesi? Siz tam işte "o" dediğinizde puff diye kaybolması. Bir yerlerde yaşadığını biliyorsunuz ama sizin için yok olmuş gibi. Düşünün bir.. Ne kadar acı değil mi? Bir gün hayatınızda önemli bir yer kaplayan biri, ertesi gün sadece bir isim olarak kalıyor. Varlığı olmayan bir isim.. 

Peki nasıl yapıyoruz bunu? Nasıl "yok, yok o gitmez" diyoruz? Nasıl oluyor da onu olmadığı bir insan olarak görüyoruz. Etrafımızdaki herkes Oscar'lık oyuncu mu, yoksa biz iş kalbimize geldiğinde iki yaşındaki IQ'muza geri dönebilecek kadar gerizekalı mı oluyoruz? 

Bence sorun ne bizde ne de karşımızdakinde.. Biz ne kadar üzülüyorsak, aslında o da üzülüyor olabilir. Biz kafamızda birini canlandırırken, o da kafasında bizi olmadığımız gibi görüyor olabilir. Gerçeklerle dolu hayatında hayallerini kendine saklayamayıp bizimle paylaşıp, bizim kafamızdaki insanı büyütmemize neden olabilir. Bunlar aklımızdaki "o" insana her geçen gün daha fazla bağlanmamıza da neden olabilir tabi... Hayaller daha cazip gelip, gerçeklerle baş başa kalana kadar iki insan uzun süre oyalayabilir birbirini. Düşününce belki de son 6 ayda tüm ilişkilerin bitiş nedeni aynıydı. Belki de kimse gözleriyle beğendiği insanın ruhunu tanıdıkça kendininkine yanaştıramadı? 

Durup dururken nereden mi aklıma geldi şimdi bunu yazmak.. 

Çok alakasız bir yerde bunu okudum.. 

‎''Ben'' kattım sana biraz, öyle sevdim seni.
Çünkü sen de bensiz; o kadar güzel
değilsin hani..'
Özdemir Asaf

Ve ne kadar haklı, aslında kimseye hayallerimiz gibi ağır bir yükü taşıtmamak lazım dedim.. 

Hayallerimi taşımak zorunda kalanlar, özür dilerim... Bi de ben artık kimseye kızgın değilim.





Buket 

7 yorum:

  1. Bu yorum yazar tarafından silindi.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Shakespeare'in bu sözünü son 3 ayda kaç kez kullandım bir bilsen..

      Umarım bloğu beğenmişsindir. Her zaman yorumlara ve eleştirilere açığım :)

      Sil
    2. Bu yorum yazar tarafından silindi.

      Sil
    3. 1. Birinin yaptığı şeyi övüceksen çirkin değil demezsin, güzel olmuş dersin:))
      2. Bence yazıların okunması için ya yazı panelini şeffaf yapmamalısın ya da arka resmi değiştirmelisin.
      3. Geliştirmek için eleştiri, hem okuyucu hep haklıdır;)

      Sil
  2. Bu yorum yazar tarafından silindi.

    YanıtlaSil
  3. Çok yalın. Tam vuruş. Ve haklı tespitler:)

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Bir de hak verme çabası.. Nedeni belli diil hem de :S

      Sil

Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...