19 Ekim 2012 Cuma

Gel Uzaklara gidelim..

“Uzaklaşmak” iyidir. “Eski”nin yorgunluğunu alır, kızgınlığını unutturur, ama en önemlisi dönmek zorunda olduğunuz eskiyi size özletir..

Diğer yandan “gitmeler” karardır.. Eski’den hayır gelmeyeceğini ya da yeniye olan umudun eskinin yarattığı alışkanlığa oranla daha ağır basmasıdır. Şimdi birazcık uzaklaşıyorum.. Bol bol anı toparlayıp, yeni yerler görüp, resim çekip,  gülüp eğlenip geri gelmeyi planlıyorum.. Bu planın düşüncesi bile yüzümü gülümsetmeye yetiyor..




Sevdiklerimin, daha da önemlisi beni sevenlerin yanında olmaktan daha güzel bir tatil planı olamazdı herhalde.. Şu an ne dün önemli ne de başka bir gün.. Şu an sadece saatleri sayma ve herşeyi bırakıp uzaklaşma zamanı..

İstanbul'u sizinle paylaşmadan olmaz sevgili sessiz takipçiler.. Her kimseniz ve nerdeyseniz.. İyi ki varsınız.. Sayenizde kendimle konuşur oldum..

Buket


3 Ekim 2012 Çarşamba

Dans etmek, salına salına..

Ne isterdim? 

Dans etmek isterdim. Salınarak, teslim olarak.. Çok eski bir barda. Herkes gittikten sonra.. Yanımda kimse olmadan. İçten içe seni anlıyorum diyen, kimsenin veremediği huzuru veren şarkım eşliğinde.. Elimde şarabım.. Eski kokusunda.. Sadece anılarımla.. Sadece kendi ayak seslerim ve en sevdiğim yerlerini gülümseyerek mırıldandığım şarkımla.. 


Ohhh maybe its time to let it go.. 
Time, time, time, to let it all fall
Where it may..



And as, the world, goes on.
You try, to walk, and sing along.
And hope, some things, will stay. 
And every tune that you play...


En sonunda bu mükemmel performans için kendime bardağımı kaldırıp bir sonraki sefere kadar sakin kal derdim.. Sonra.. Sonra gerçeğe dönerdim istemeye istemeye.. Herkesin arasındaki yerime..

Ama birazcık olsa da kaçabilmiş olmayı isterdim. Bir şarkı kadar kısa da olsa..
Öyle işte.. 
:) 

Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...