13 Temmuz 2014 Pazar

Kaybolmanın en güzel şekli

Çok yoğunum bu aralar! ;) Her gün kavurucu sıcakların geçmesini önce sağ koltuğa sonra sol koltuğa devrilerek bekliyorum. Saat 4 gibi güneş tamam be cayır cayır yakmıcam sizi vazgeçtim der gibi sadece ısıtmaya başladığı anlarda atıyorum kendimi sahile. Üstünde bir sürü ıvır zıvırın yazılı olduğu mor şemsiyem, altımda yumuşacık turuncu havlumla kısa süreli yerleşim alanımı kuruyorum.


Tembelliğime devam etmeden önce komşularımı tanımak için bakınmaya başlıyorum. Önce 17’lik gençlerin etrafı sarmasını kınıyorum (kıskanıyorum daha dürüstçe olur), sonra 50’lık teyzelerimin bikini ve mayoyla yaptığı şovlara içimden ıslık çalıyorum (buna da zılgıt çekiyorum desem yeridir, malum ilerde Sharon Stone olma ihtimalimin %1, onlar gibi olma ihtimalim ise %99). Sonuç olarak iki sahneye de gülümseyip kitabıma dalıyorum.

Konforlu sahilimde dile benden ne dilersen diyerek çalışan çocuk yanımdan her geçişinde
“abla sen de hep okuyorsun”,
“abla oku oku nereye kadar”,
“abla bitmedi mi kitap”,
“abla yenisine mi başladın”,
“abla senin de derdin bitmez valla” demekten bıkmadı, ben de her seferinde gülümsemekten. Bunu söyleyen sadece o değil tabii. Tanıdıklarımı gördüğümde “ne iş kitap okumalar, böyle hep bir entellik falan” demeden edemiyorlar. Gören de sahilde Freud okuyorum zanneder. Sadece kendimi kaptıracağım kitapları seçip, kendimi kaptırıyorum diyelim.

Mesela geldiğimden beri msn’de tanrıyla konuşan bir imaj makerın İslamı nasıl da yeniden keşfettiğine şahit oldum. İçime döndüm, etrafıma baktım ve adamın inanılmaz derecede açıklayıcı olduğunu düşündüm. Belki de kitap din derslerinde işlenseydi yetişecek çocuklar zorunda oldukları için değil, gerçekten seçtikleri için iman ederlerdi. Mükemmel erkek Christian’ın eh işte fena değil (kıskançlık sinyalleri) Ana için vanilya kokulu bir ilişkide nasıl mutlu, Ana’nın Christian için sınırlarını kaldırıp tutkuyu nasıl keşfettiğine tam üç ciltte tanık oldum. Üç kitap 5 günde bittiğinde, kendimi oradan oraya atıp "bitemez, nayııırr bitemez" deme ihtiyacımı bastırdım ve Dante’nin Beatrice’le hiç yaşamadığı aşkının bir profesör ile öğrencisi arasında yaşandığını gördüm. Kemikleri sızlasın, belki o da mutlu olmuştur dedim. Pasifikte yaşanan savaş esnasında bir bungalovun nasıl yuvaya döndüğünü ve insanlardan nasıl da vazgeçilmediğini fark ettim. Günün belli saatlerinde nefret seansları olan, her dakika takip edilip izlendiğiniz bir yerde aşkın yasak, özgür düşüncenin idam nedeni olduğu bir toplumda bulundum. Durum pek tanıdık geldi, o da ayrı tabii. Ruh ikizlerinin birbirlerini bulduklarında yarattığı enerjinin depremlere, sellere, felaketlere neden olduğunu ve bu nedenle birlikte olamasalar da kalplerinin asla ayrılmadığını gördüm. Meğer Romeo ve Juliet’de ruh ikiziymiş ve yarattıkları felaketler yüzünden birleşememiş, ayrı kalmaya da dayanamayacakları için kendilerini öldürmüşler.. Şimdilerde Ayşe Kulin’le Hayal kuruyorum. O bana bir yandan hayalinin nasıl gerçek olduğunu anlatıyor, diğer yandan ne olursa olsun denemekten vazgeçmemi söylüyor.

Dediğim gibi çok yoğunum bu aralar. Bu yoğunluğumun en büyük destekçisi de hemen altımızda açılan kitapçı. Sanırım bana verilebilecek en güzel tatil hediyesi! Sahi, her köşe başı bakkal, efes bayii olmasaydı da kitapçı olsaydı acaba nasıl bir toplum olurduk. Hala herşeyi ayıplayan buna rağmen ulu orta yere sümküren bir toplum olur muyduk acaba? Sanırım bunu hiç bilemeyeceğiz..


Şimdilik büyüdüğüm bu sahil kenarında bir sürü insanla tanışıp bana en özel sırlarını vermelerine izin veriyorum. Aşklarına, yaşamlarına, üzüntülerine, kazandıklarına ortak oluyorum. Buna entellik diyenler olabilir ama benim asıl yaptığım itinayla seçtiğim hayatlarda kaybolma. Olabilirsin, yapabilirsin, yaşayabilirsin diyen farklı karakterlerin arasındayken Londra’da üşüyorum, Pasifikteki adada güneşleniyorum. Helikoptere binip, Kapadokya’da peri bacalarını izliyorum..

Bunu tekrar etmeme gerek yok ama ben yine de söyleyeyim. Ben bunların hepsini ufacık bir yerde sadece sayfaları çevirerek yapıyorum ve işte sırf bu yüzden bulduğum her fırsatta okuyorum. Kapağı açtığımda farklı dünyaların kapısını açıyorum ve içlerinde kayboluyorum.. Kaybolmanın en güzel şeklidir okumak.. Size de öneririm.. ;)) 

Huzurlu pazarlar.. 


Ps.: Meraklısına, bahsi geçen kitapların listesi; 
Tanrı’nın Doğum Günü Burak Özdemir
Grinin Elli Tonu, Karanlığın Elli Tonu, Özgürlüğün Elli Tonu   EL James
Gabriel’in Cehennemi Sylvain Reynard
1984 George Orwell
Yağmur Sonrası Sarah Jio
Sen benim Diğer Yarımsın Holly Bourne  
Hayal Ayşe Kulin

20 yorum:

  1. "Tanrı'nın Doğum Günü"nü ilgiyle okumuştum.
    Hatta sonra yine aynı yazarın "Peygamber Çocukları"nı almıştım.
    Din, felsefe ile ilgili herkesin merakla okuyacağı bir kitap diye düşünüyorum.

    Ben de deniz kenarında kitap okumayı sevenlerdenim. Kuağımda dalgaların sesi, elimde naneli limonata, gözlerim satırlarda...Daha ne isterim ki??

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Iste benden bir tane dahaaa :)) bizlerden cok az varmis onu ogrendim. Sahile ya poz vermeye ya da goz kirpmaya gider olmus insanlar :s

      Sil
  2. bayildim yazina hic bikmadan her kelimesini okudum.hele o "abla,sen de hep okuyorsun"diyen cocugu ayri bi merak ettim...

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Adi Soner, en fazla 15, 16 yasinda. Cok efendi ve cok da guzel guluyor. O yasta o sicakta haril haril calisiyor bi de. Yani tam tebrik edilecek bir cocuk :))

      Sil
  3. 1.sen nerde kalıyorsun tek başınamı yaşıyorsun ?
    2. Ailen şuan kaldığın yerde değilmi neden onlarla kalmıyorsun, en azından onlar diretmedimi?
    3. sana ayrı yaşama iznini nasıl verdiler ? ^-^
    -----

    o çocuk abla dediğinde havlunun altından pompalı tüfekle onu yerden 2 metre uçuracaksın ki uçan karavana neden böyle demişler anlasın. Yere sümkürenide böyle tutucan ensesinden yalatacaksın ona bakalım bir daha yapıyormu, ben bu milletin Türk ve hatta müslümanlığından şüphe duyuyorum artık !!!
    ve 4 kumsal için en ideal saattir ! güm batımına doğru tadından yenmez.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Hahaha sorulara bak.. bi de son zamanlarda cok gerginsin ya toprakta falan mi yurusen sen :)))

      Ailemleyim Alicim, Akcakocadayim, hem niye vermesinler yalniz yasama iznini. Son 10 yildir ne yapiyorlardi? :)))

      Cocuga kizma.. cocuk o daha abisi :))
      Milletimiz hakkindaki tum yorumlara katiliyorum ama yine de sakin olmak iyidir diyorum ;))

      Gun batimi sevilmez mi yahuu.. Bugun gunes batarken izle deriiin bi nefes al bence :))

      Sil
    2. nerden izlicem kii burası b*klu bi yer =P en güzel egede izleniyor =/

      Sil
    3. burda böyle tatlı bıcırık şirine gibi kızsın ama gerçekte nasılsın ? hımmmm, önemli olan bu. ya cadolozsan =D

      Sil
    4. ben bayadır toprağa temas etmiyorum biliomusun =/
      ya tabi yaşar insanda kız çocuğum olsa benim aklım kalır =/ koruma iç güdüsü biraz sınırı aşıyorda !
      tamam çocuada kızmadım pompalı tüfekle vurma, azına kürekle vursanda olur )=D

      Sil
    5. Tamam kumdan kale yapilan kurekle vurdum cocuga say da rahatla bi :)))

      Ayna gibiyim ben sevimli olana sevimli cadaloz olana cadaloz. Anlatabildim mi bilader? (Elde tespih omuzlar capraz tek kas yukarda sesi kalin hayal et ve korkma, titre Alicim;)))))

      Sil
  4. o kitapçıyı daha sonra bizim buraya yollasana :)

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Bu ulkeye daha fazla gezen kutuphane lazim bence. Daha dedim ama acaba hic var mi o da ayri :s

      Sil
  5. o kaybolmuşluğu çok seviyorum :)

    YanıtlaSil
  6. "abla oku oku nereye kadar" harikasınız sana Soner'e kocaman sevgiler

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Cok tesekkurler :)) Sonerin cok mutlu olacagindan eminim ;)

      Sil
  7. Kitap okumanın keyfi paha biçilemez. Keyifli okumalar :)

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Hele ki elinin altinda bu kadar guzel hikayeler varken :) Cok tesekkurler ;)

      Sil
  8. Bu yorum yazar tarafından silindi.

    YanıtlaSil

Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...