Kova burcuyum ben.
(Oldum olası hep böyle diyip sıyrılmışımdır zaten çoğu şeyden ;)))
Özgür olmalıyım, özgün olmalıyım.
Farklı insanlarla çevrilmeliyim. İki gram aklını evirip çevirip kendini Einstein kılığına sokan insanlarla değil, bazen sorusuyla güldürse bile içtenliğiyle hayran bırakan insanlarla olmalıyım..
Hayal kurmalıyım. Hatta hayattan memnun değilsem gözlerimi kapatıp kendi kurduğum dünyama gülümsemeliyim. Bunu yapmazsam ölürüm.. Onu, göreceğim yerleri, sevdiklerimin ve benim en güzel günlerimizi hayal etmezsem ölürüm..
Gülmeliyim. İçten ama.. Çocuk gibi.. Hatta nefessiz kalıp garip sesler çıkarma hakkımı da kullanmalıyım gülerken.
Her şeyden birazcık olsun dediğim hayatımda bu aralar en çok istediğim uzun bir yola çıkmaktı. Yanımda O.. Radyo da sözlerini hiç anlamadığım, zaten sözlerini dinleyecek kadar da hüzünlü olmadığım bir şarkı..
Hiç olduğun yerde durmakla kaçırdıklarını düşündün mü? Ben düşündüm. Hem de bugün bana bırakılmış bir mektupla.. Cebime sıkıştırmış Can amca.. Hiç eskimemiş kağıt, sanki dün yazılmış.. Bana yazılmış. Benim için yazılmış..
Eskiden bedenine sığmıyorsun sen derlerdi. Sanırım haklılardı.
Şimdilik bu kadar.. Çok güzel bir sahildeyiz şu an. Rex biraz koşsun, biraz denize girsin diye durduk. Yolumuz uzun ama bir o kadar da zamanımız var..
Haydaa.. Dur oğlum demeye fırsat vermeden Rex dışarı fırladı bile.
Diğer yandan hadi yazdığın yeter diye arabanın camından uzanıp bakan biri var şu an. Bana hem cesaret, hem de huzur veren o gözler öyle güzel bakarken nasıl devam edebilirim ki şimdi?