17 Ağustos 2013 Cumartesi

17 Ağustos 1999

Dedemin Düzce, Konuralp’te, tepede kalan evinde dayım ve ananemle birlikteydik. İki katlı evin ilk katında geç saate kadar sohbet edip, sonra da uyumuştuk. 

Uykuyla uyanıklık arasında kalırsınız ya hani, bazen bir şeyler duyarsınız, bazen de görürsünüz. O anlardaki gibi bir sarsıntı olduğunu hatırlıyorum. Gözlerimi açtığımda sanki odanın  içinde bir kırmızılık vardı. Babamın sesini duyuyordum. Dua ediyordu, hem de bizim için. Sesindeki korkuyu bugün bile hatırlıyorum.. Annem hem abimi hem de beni kapıp bir anda bahçeye koşmuştu. Babam, dayım, ananemle bahçedeyken çıplak ayaklarımın değdiği  yerin sıcacık, yıldızların da sanki elimi uzatsam yakalayabilecek kadar yakın olduğunu hatırlıyorum. Biz öylece dururken yer bir kez daha dalgalanmıştı. Bu sefer daha şiddetliydi. Belki de artık uyandığımdan ve korktuğumdan daha şiddetli geliyordu. Dayımın "deprem oluyor", annemin "daha açığa gidin" dediğini hatırlıyorum. Ön bahçeye geçtiğimizde artık sarsıntılardan ayakta duramayıp, altında alev olan topraklara oturmuştuk. Toprak ılık değil, resmen sıcaktı. Daha önce depremi sadece derslerde duymuştum. Toprak sarsıntısıydı benim için. Bir felaket olduğunu o gün öğrendim..

Etraftaki tüm evler amcaların, kuzenlerin evleriydi. Karşı evlerden birinden silah sesleri yükseldi. Dayım hemen gidip evdeki av tüfeğini aldı ve havaya ateş etti. Diğer evlerden de ateş sesi duyulunca silahını yerine kaldırdı. Her ev “ben iyiyim” mesajını vermişti.

O sırada annem babama Düzce’ye, şehir merkezine gitmesini söylemişti sanırım. Her şey o kadar hızlı oluyordu ki.. Bir anda rengi atmış teyzem babamla arabadan indi. Kuzenim, eniştem hepsi bembeyazdı. 5 katlı apartmanın en üst katındaki evlerinden zor çıkmışlardı. Şanslılardı, ev yıkılmamıştı. Kolonları çatlamış, duvarları paramparça olan apartmandan çıkıp hemen dedemlerin evine gelmişlerdi. Zaten arası en fazla 15 dakikaydı. Ağaçların arasında, yıldızlar baş ucumda, toprak sıcacıkken biz şanslıydık. Düzce merkezinde apartmanlar yıkılmış, enkazlar altında insanlar yaşam mücadelesi veriyordu. Teyzem uzun süre konuşamamıştı. Sokaklardan geçerken ağlayan, yara bere içinde koşturan insanlar kadar hayatını kaybetmiş insanları da görmüş.. Babam şehir merkezinden döndüğünde çocuklar geçemez oradan demişti. Uzun süre de şehre inmemiştik…

14 yıl önce bugün, 17 Ağustos 1999 yılında,  Gölcük merkezli 7,5 şiddetinde deprem meydana geldi. “Resmi raporlara göre, 17.480 ölüm, 23.781 yaralı oldu. 505 kişi sakat kaldı. 285.211 konut, 42.902 işyeri hasar gördü. Resmi olmayan bilgilere göre ise yaklaşık 50.000 ölüm, ağır-hafif 100.000'e yakın yaralı olmuştur. Ayrıca 133.683 çöken bina ile yaklaşık 600.000 kişiyi evsiz bırakmıştır." 

Allah’tan gelen bu felakete hiç kimse isyan edemezdi. İsyanlar bir anda tuzla buz olan inşaatlaraydı. Demiyorum ki tüm ölümler onların suçu.. Ama bir ölümü, belki bir araba belki bir ev parası için yüze çıkardılar.. Sadece onlar mı? Gelen yardımlar insanların depolarında gizlendi, yardım kuruluşları Türkiye'nin dört bir yanından gelen yardımları dağıtamadı.. Belki de dağıtmadı.. Tabii ki davalar açıldı, çoğunun zaman aşımına uğradığını biliyorum. "Zaman aşımı".. Ne kadarı doğru bilmiyorum ama genel olarak sonuçları aşağıda bulabilirsiniz..

·         Düzce, Ersoy Apartmanı: 36 kişi öldü, dava zaman aşımına uğradı.
·         Düzce, Ömür Hastanesi: 11 kişi öldü, dava zaman aşımına uğradı.
·         Yalova, Ceylankent Sitesi: 98 kişi öldü, 2 sanığa verilen hapis cezaları ertelendi.
·         Kocaeli Ubay Apartmanı: 58 kişi öldü, müteahhit hakkında verilen ceza ertelendi.
·         Yüksel Sitesi: 316 kişi öldü, 5 sanığa verilen çeşitli cezalar ertelendi.
·         Can Göçer ve Zafer Çoşkun: Veli Göçer'in oğluyla ortağı yakalanamadığı için haklarındaki dava zaman aşımına girdi.
·         Sakarya, 695 davadan sadece 5 kişiye ceza çıktı.
·         Kocaeli, 600 dava açıldı, 12 kişi 10'ar ay hapis cezası aldı. 6'sının cezası infaz edildi, 6'sı için süre istendi.
·         Yalova173 dava açıldı, hemen hemen tamamı sonuçlandı. Ceza aldığı bilinen tek isim Veli Göçer 18 yıl 9 ay hapse mahkûm edildi.
·         Düzce, Yaklaşık 220 dava açıldığı sanılıyor. Yargılamaların sonucunda hiç kimse cezaevine girmedi.

Evet çoğu dava ve cezai işlem zaman aşımına uğradı.. Bugün Düzce, Gölcük, depremin yaşandığı o bölgeler hala eskisi gibi değil.. Ben kimsenin acısının zaman aşımına uğradığını sanmıyorum.. Hiçbir yerim çizilmemişken ben bile Düzce’de yaşadıklarımı dün gibi hatırlıyorum.. Orada enkazlardan saatler sonra çıkanlar vardı.. Enkazların en sevdiklerine mezar olanlar.. Onlar nasıl unutsunlar? Allah hepsine sabır versin.. Tüm ölmüşlerimize de rahmet.. Kalanlar.. Ne olur o günleri unutmayalım.. O gün tiksinerek baktığımız olayları unutmayalım. Sadece kendimizin değil, tüm hayatların önemli olduğunu unutmayalım.. 

Vicdan duygusunun tüm göğüsleri kaplamasını ve tüm kararların önce vicdanen yargılanmasını diliyorum... Her adımımızda.. Her nefesimizde..  



Buket

5 yorum:

  1. =( çok üzücü günlerdi, bir istanbullu olarak sizin kadar dehşete kapılmadık, film sahnesi gibiydi yaşadıklarımız ama film değildi, ölenlere Allah'tan rahmet diliyoruz...

    YanıtlaSil
  2. ve ben donanmada askerlik yaptım o bölgede olmak bile yıllar sonra tüylerimi diken diken etmişti, yüzlerce insan, mehmetçik vatanını korumak için ordaydı, yer yarılıp koca binayı yutmuş !!! O binanın yerinde donanmanın içinde koca bir anıt var. Bir gece ufakta bir deprem oldu acaip korktum Gölcük sonuçta.. Rahmetli Işıkara deprem değil bina öldürür derdi.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Aynen öyle.. İnşallah bir daha yaşanmaz.. Yaşansa da bu kadar kayıplar olmaz..

      Sil
  3. 17 Ağustos 1998, Doğum günüm.

    YanıtlaSil

Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...