Gün ışırken gözlerini açıyorsun. Uyuyalı çok olmamış gibi.
Düşünmeden kalkıyorsun, kıyafetlerini giyiyorsun. Bir önceki günden kalan
yorgunluk omuzlarında. Yürümek, hele ki derin nefes alarak yürümek her geçen
gün zorlaşıyor. Odadan çıkar çıkmaz çocuğunla karşılaşmışsın. Dün eve girerken
kararmış yüzüne yanaşmaya korkan çocuğun, şimdi sana bakıyor. Yeni uyanmışlığın
mamurluğu üstünde, elinde oyuncağı, ayakları çıplak. Yanaşıp, yanağını
okşuyorsun. Ellerinin sertliği yüzünü buruşuyor ama uzaklaşmıyor senden.
Ayakların diyorsun, hadi çoraplarını giy, üşürsün.
Evinden çıkıyor, tanımadığın yüzlerce insanla birlikte
karanlığa gömülüyorsun. Yüzler yok ki içeride. Kısık ışık ve sesler var.
Karanlığa gömülür gömülmez hava ağırlaşıyor. Bir anlığına yavaşlıyor belki
adımların, ama durmuyorsun, aklına yine çocuğun geliyor. Gülüyor yüzü, elinde
ekmeği. O ekmeği sen verdin ya, karanlıkta senin de yüzün gülüyor.
Omuzlarındaki ağrılara, ciğerindeki sıkışmaya aldırmadan saatlerce çalışmaya
başlıyorsun.
Boğuk ama yoğun o ses geldiğinde ne kadar zamandır kazmanı
taşlara vurduğunu hatırlamıyorsun. Ardından ayakta durmanı zorlaştıran bir
sarsıntı.
Hava zaten ağır, kalkan toz ile iyice ağırlaşıyor. Düşünmeden
ağzını, yüzünü kapamaya çalışıyorsun.
Gözlerin yanıyor, karanlıkta bilmiyorsun kapatmış mısın
gözlerini, yoksa hala açık mı..
Çığlık değil duydukların, ahlarını duyuyorsun iş
arkadaşlarının, mezar arkadaşlarının.. İş için ön ayak olduğun bir arkadaşın
aklına geliyor. Üç çocuğu vardı onun. Sen ona sana iş buldum dediğinde ellerine
kapanıp “Allah razı olsun” demişti sana. Merak ediyorsun onu ve içinden umarım
burada değildir diyorsun. Bilmiyorsun yanındakiler kim. Karanlık etraf..
Daha da ağırlaşıyor sırtındaki yük.. Sesleri duymak bile
ümit veriyor ama gittikçe azalıyorlar.. Ümidin azalıyor..
Daha da ağır geliyor nefesin.. Omzundaki yük dayanılmaz..
Duruyor sesler, artık hiç ses yok..
Açıkmış meğersem gözlerin.. Nefese ihtiyacın olmadığında
kapıyorsun. Gözlerinin önüne çocuğun geliyor. Her gün girdiğin karanlıkta hiç görmediğin kadar parlak
bir ışık etrafında çocuğunun. Yüzü öyle güzel gülüyor ki, elinde yine bir parça
ekmeği.. Senin verdiğin..
Sana koşuyor, seni sarıyor
ışığıyla..
Sen terk ediyorsun bizi, seni hiç tanımayan milyonları..
Bizi bıraktığın yerde ben utanıyorum.. Bir yanda bulutların arasındaki binalarımız, yerin altından geçen tünellerimizle övünürken, diğer yanda yaşananları 1900'lü yıllardaki kazalarla karşılaştırıp, seni "olağan bir iş kazası" adı altında gömenler olduğu için utanıyorum.. Bunun önüne geçebilecekken, 282 insanı, onların ailesini kurtarabilecekken, belki iki kuruş karşılığında yapmayanların ülkemizde nefes aldığı için utanıyorum. Hala televizyonlara çıkıp uyduruk bir kağıt parçası elinde "raporların hepsi temiz", önergeler eften püften diyenlerin yüzlerinin kızarmamasına şaşırmadığım için, bunca acının içinde bir de senin ailene el kaldıranlara dur diyen olmadığı için utanıyorum..
Çok üzgünüm be kardeşim, affet bizi...
Başımız sağolsun...
Basin sag olsun Turkiye....bu kadar sehit verdin...Gun komurden daha kara.Bir avuc komur icin bir omur verdiler.Sehit olanlara Allahtan rahmet,yakinlarina sabir diliyorum.Aylin
YanıtlaSilAmin Aylincim.. Allah herkesin yardımcısı olsun..
Silbaşımız sağolsun..
YanıtlaSil