Uyarı: Sevgili ve pek değerli okur, eğer koca yazı çalışarak geçiren emekçi
kardeşlerimizdensen, bu yazı dizisinin sana bazı yan etkileri olabilir.
Mesela okuduktan sonra sana seslenen patronuna sesli küfürler savurabilir ve elindeki sivri cisimlerle yanına doğru ilerleyebilirsin. Ben derim ki sen önce tatil iznini hallet sonra plan yaparken bu yazıları oku ;) Ha illa okuyacağım diyorsan, günah benden gitti der anlatmaya başlarım orası da ayrı ;))
Kova burcuyum ben. Kuşun kanatsız hali yani. Özgür olmalı, her fırsatta yeni yerler görüp, yeni insanlarla tanışmalı, yeni şeyler denemeliyim.. Yaşadığımı en çok bu şekilde anlayabiliyorum. Tamam kabul, biraz yorucu olsa da
sevdiğiniz ve güvendiğiniz insanlarla birlikteyseniz unutamayacağınız
milyonlarca anıyla evinize dönüyorsunuz. Siz söyleyin bana, insanın kendine
bundan daha iyi bir hediyesi olabilir mi?
Biz de tam da bu düşünceyle, herkesin müsait olduğu
zamanı tutturup attık kendimizi yollara. Amaç bir hafta gibi kısa bir sürede
bol bol yer görmek ve olabildiğince farklı sahillerde keyif yapabilmek. En
erken uçuşla İstanbul’dan Dalaman’a geçtik. Havaalanından araba kiralayıp,
kollarını bize kocaman açan Dalyan’a doğru yola çıktık. Çok da uzak sayılmasa
da yollar bozuk olduğu için yol bir saat civarında sürüyor. Safari yapar gibi
ilerlerken çalılık ve dağlık alanlardan geçeceksiniz, korkmayın, orası geçmeniz
gereken yol.. ;)
Dalyan çok büyük bir yer sayılmaz. Benim önerim ille
de otelimiz merkezde olsun demeyin. Nehrin kıyısında birbirinden güzel, huzur
verici otellerin birinde keyif yapabilirsiniz. Nehir kenarı diye sivri
sineklerden korkmanıza da gerek yok. Yapılan ilaçlamalar sayesinde sabah akşam
rahatlıkla sere serpe uzanıyorsunuz. Bizimkilerin mükemmel seçimiyle biz
Calypso Otelde kaldık. Hala gülümseyerek hatırlıyor ve herkese öneriyorum.
Otellerin çoğu nehir kenarında. Güne sessiz bir başlangıç yapıp, kahvaltınızı nehir kenarında her şeyi yiyen balıklar eşliğinde yapabilirsiniz.
Kahvaltıda karpuz aldınız ve fazla mı geldi? Balıklara atın, inanın karpuz bile
yiyorlar :)
Sıcak havada arabaya atlamadan bir gün geçirmek
istiyorsanız nehir kenarından yürüyerek çarşıya geçebilirsiniz. Küçük ama çok
sevimli bir çarşısı var Dalyan’ın. Akşamları ışıl ışıl. Ufak bir Fethiye
yaratılmış. Gündüzleri sıcak nedeniyle
biraz sessiz ama yine de canlı. Limanı etrafında bir çok restoran ve
tekne firmaları var. Günüzü nasıl geçirmek istediğinize bu firmaların
yardımlarıyla karar verebilirsiniz.
Dileğinize göre sizi Pazar yerlerine, kaplıcalara ya da
plajlara götürebilecek bir çok alternatif var. Tur olarak seçerseniz saat 10:00
ile 16:00 arasında tüm gününüz teknede geçiyor. Daha özgür takılabilmek için
dolmuş tekneler güzel bir seçecek. Biz İztuzu plajına gidip biraz keyif yapmak
istedik. Dolmuş teknelerde (ya da tekne dolmuşlarda artık her neyse:)) gidiş dönüş sadece 10 TL.
Biletinizi sakın atmayın, dönüşte biletinizi geri veriyorsunuz.
İztuzu plajına doğru giderken Kaya mezarlarını
sağınızda görüyorsunuz. Dağın oyulmasıyla yapılan bu ürkünç mezarlıkların nasıl
yapıldığı hala tam olarak çözülememiş. İnanışlarına göre mezar ne kadar yüksekte olursa Tanrıya o
kadar yakın olunurmuş. Onlar da üşenmemiş dağı deşmişler kralları için. Ne diyelim, helal olsun..
Sazlıkların
arasında yarım saat kadar süren bir yolculuktan sonra İztuzu plajına
varıyorsunuz. Bu plajın en büyük özelliği deniz kaplumbağalarının üreme
alanlarının olması (tamam bi de bir sürü üstsüz turist gördüm ama konumuz o dill;)).
İngiliz Times, bu plajı “Avrupa’nın en iyi
açık alanı” olarak belirtmiş. Karetta karettaların yumurtalarını bıraktığı bu
sahilde uzandığınız şezlongun hemen yanı başında korunan bir yuva
görebilirsiniz. Her yıl Mayıs ayından Eylül ayına kadar yumurta bırakmalar
devam ettiği için plajı saat 20:00’den
8:00’e kadar kullanamıyorsunuz. Geceleri
plaj tamamen kaplumbağalara ait oluyormuş. Bunları nereden mi biliyorum? Büyük bir belgesel fanatiği olmama ek olarak (noldu? inanamadın mı?) plaja girer girmez bir sürü açıklama görüyorsunuz. Güneşin altında öğrenme aşkıyla çarpan kalbinizi dinleyip beyin kanaması riskine rağmen hepsini inatla okuduğunuzda hayvanların tüm özellerini öğrenmiş oluyorsunuz zaten. Bakınız hemen yan tarafa, alın size bol bol açıklama ve bir de uyarı.. Bayılmış gibi yatan amcama da ayrıca dikkat ;)
Antik çağlarda bu bölge kuvvetli bir çayın yanında kurulu bir liman şehriymiş. Büyük bir deprem çayın yatağını değiştirmiş ve çay olmayınca deniz kumları kıyıya sürüklemiş. Zamanla biriken kumlarla İztuzu plajı oluşmuş. Bir tarafı deniz suyu bir tarafı tatlı su olan plaj tam bir köprü görevini üstleniyor.
İztuzu plajında deniz biraz sığ ve hafif dalgalı. Plajın kumu da daha önceden hiç görmediğim kadar ince. Denize girip iyice yorulduktan sonra bir duş alıyım diye yeltenmeyin. Akan su tuzlu deniz suyu. Hatta wcden sonra ellerimi yıkadım, bir de yüzümü yıkayayım diye de yeltenmeyin, çünkü o da tuzlu su :)) Tecrübeyle sabit bu bilgiler ;) Siz en iyisi tuzlu tuzlu şezlongunuza uzanıp tatlı tatlı esen rüzgarın altında dinlenin gitsin..
Tabii ki tüm gün yan gel yat olmaz. Hem açlığınızı
gidermek hem de sıcak havaya inat buz gibi soğuk suyla çocuklar gibi vakit geçirmek için mükemmel
bir yer var sırada.
Yuvarlak Çay, Dalyan'dayken kesinlikle uğranılması gereken bir yer. Bu doğal tatlı su kaynağı etrafında kurulu bir çok restoran var. Dağlık yolda
ilerlerken konumuyla en ünlüsü olan Yeşil Vadi restorana gitmeye karar verdik. Biz kaybolduk diye
düşünürken, “ha gayret 500m, az kaldı geldin koçum 100m” diyen tabelalar vazgeçmemize engel oldu. Bence de sakın ama sakın vazgeçmeyin. Gittiğiniz yola
kat kat değecek bir deneyim sizi bekliyor olacak. Yollarda çektiğiniz sıcak havanın etkisinin arabadan inip restorana doğru ilerlediğinizde azaldığını hissediyorsunuz. Sonra mı?
Sürpprizz!! Yemek yenilecek bir yerden daha çok doğal su parkına benzeyen restoranımıza
hoş geldiniizz!! İster altınızdan geçerken, ister bire bir siz içindeyken, su serinliğiyle sizi bir şekilde mest ediyor. Bu arada suyun içinde 1dk kalabilene
yemeklerin ücretsiz olduğunu söylesem suyun ne kadar soğuk olduğuna dair bir
fikir vermiş olabilirim sanırım ;)
Sağınız solunuz, önünüz arkanız burada etrafınız tamamen doğa.. Restoran
olabildiğince doğal alanlar bozulmadan, bu harika yere eklenmiş..
Resim çekmenin ve suya girmenin yanısıra, yemek siparişiniz
hazırlanırken buz gibi suya meydan okurcasına salıncakta sallanabilirsiniz de. Biz de ilk
bakışta suyun çok derin olduğunu düşünüp sadece uzaktan izlemeyi düşünmüştük
ama bir romantik çiftimiz birlikte sallanmaya çalışıp tepetaklak aşağı
indiğinde suyun sadece dizimize kadar geldiğini keşfettik. Burdan da teşekkür
ediyorum kendilerine ;)) Onlar olmasalardı belki de böyle bir zevkten mahrum
kalacaktık. Baktık onlar kurtuldu, en fazla üşür ve ıslanırız dedik, geçtik hemen
salıncak sırasına. Ve tabii ki etraftakilerin eeeh bi çekilin bakışlarıyla
karşılaşana kadar da sallandık durduk J
Yüzmeler ve sallanmalardan sonra asıl amacımıza gelelim. Menüde
balık, köfte, tavuk gibi bir çok şeyi bulabilirsiniz. Güveçte balığımız ve
mantar dolmamız masamıza geldiğinde hala fokur fokurdu. O soğukluğa rağmen de
bir süre öyle kaldı. 4 kişilik tıka basa yenilen yemeğe 30-40 tl kişi başı bir
ücret veriyorsunuz. Buna içeceğiniz, salatanız ve sonradan gelen keyif
çaylarınız da dahil.
Yemeklerden sonra iyice pelteleşen ve ağırlaşan
vücudunuzun tek eksiği Köyceğizin mükemmel gün batımı.. Daha önce bir çok yerde
gün batımının burada bir ayrı güzel olduğunu okumuştum. Meğer bunun nedeni Köyceğizin manzarası
kadar sessizliğiymiş. Resmen en turistik bölgesi bile inanılmaz derecede
sessiz. Siz sokakta yürürken sadece adımlarınızın sesini duyuyorsunuz. Sanki insanlar manzaraya saygılarından sessizleşmişler gibi.. Diğer resimler gibi
küçültmeyeceğim tabii bu resimleri.. Hatta keşke içinde olabileceğiniz kadar
büyütebilsem bile diyorum içten içe..
Çok tok olduğumuz için biz manzarayı yürüyüş yaparak izledik ama isterseniz sahil kenarındaki kafelerden birinde de oturup manzaranın keyfini sürebilirsiniz.
Yok ben sevgilimle geldim ziyan etmem manzarayı diyorsanız
da restoranların sizin gibi romantiklere özel sunumları mevcut. Bakınız ;)
Dalyan ve köyceğiz tarafında yapılacak daha bir çok şey
var. Pazarlara gidebilir, tarihi yerleri gezip, kil banyosu yapabilirsiniz.
Aşağıdaki sevimli haritada bir çok aktiviteyi ve yerlerini de bulmanız mümkün.
Dalyan’da geçen iki gün sonrasında, yine bavullarımızı toparladık, arabayı karavana çevirdik, ıslak kalanları arka tarafa serdik ve yollara düştük.. Sıradaki durağımız Kaş.. Ahh Kaş ahh diyorum hala.. Benim kadar sizin de seveceğinizden öyle eminim ki.. Yakında sevgili okur, yakında.. ;)
Buket
Ps.:
Yazıların hepsi sadece ve sadece gezilen yerler
hakkında öneri niteliğindedir. Hiç kıvırmaya gerek yok, keşke reklam alma ve
pazarlama gibi bir olayımız olsa ama nerdeee.. Bu nedenle amacımızın sadece siz
tatilcilere bizim keyif alarak yaptığımız şeyleri önermek olduğunu
belirtmek istiyorum. Bazılarına iyi haftalar, bazılarına iyi tatilleeeeerr ;))
böyle yerlerde yaşayan insanlara çok imreniyorum, karadenizide gezdim ama denizi daha çok seviyorum buyüzden ege en iyisi.
YanıtlaSilİşin garip yanı orda yaşayıp ah İstanbul'da olsam diyenler de var. İnsan hep elinde olmayanı istiyor Alicim, hep ;))
SilOh masallah. Küfür etmedim de ic gecirdim vallahi
YanıtlaSilOyy.. Olsun bak ben şimdi sana öneride bulunmuş olıyım, geldiğinde yapılcaklar listende olsun bunlar o vakit ;))
Silcooooooooook kiskandim yaaaaaaaa.harika bir gezi olmus)
YanıtlaSilBir yere ayrılma ama daha devamı var ;))
SilOfff be Pukim sanki ikinci kez tatil yapıyorum, lakin işlerinde her 10 dakikada bir saate bakıp mesai bitimini kontrol ediyorum :) Eline, diline gözlemine sağlık :)
YanıtlaSilKuziim ben de her an ikinci kez çıkabiliriz bu tatile.. Ne güzeldi ya, birazcıcık erken mi döndük sence? ;))
Silşahaneymiş :))
YanıtlaSilçok güzel ama yaaa. =)
YanıtlaSil@Myna @Zamska herkese herkeseee öneririm.. Bu arada öneriler devam edecek ;))
YanıtlaSilyuvarlak Çay'da bu salıncağı ben de çok merak ediyorum.
YanıtlaSilHarika geziler var bu arada, sevgiler
Çok çok teşekkürler..
Sil