Çocukluğumun tüm yazları Karadeniz’de geçti benim. Hatırladığım en güzel akşamlar hep dalga sesleriyle süslendi. Her sabah uyanır uyanmaz heyecanla denize bakmaya koşan bir çocuktum ben. Ne ara o kadar zaman geçti bilmiyorum ama, dediklerine göre büyüdüm. Denizden uzak bir şehirde buldum kendimi. Günlerin birinde öyle çok özledim ki denizi, dalgaların sesini dinlemeyi, olur da hatırlarım belki diye kapadım gözlerimi o büyük şehirde.
Ben öylece beklerken uzaklardan gelen ve belki de şehrimden sadece
geçmeyi planlayan Rüzgar, beni görüp, halime acımış acımış olacak ki, kulağıma çok
az insanın bildiği bir masalı fısıldamaya başladı..
Eskiden, uçurum kenarlarına “ev”
diyenlerin zamanlarında herkesin birbirini tanıdığı bir köy varmış. Erkekler
denizden, kadınlar topraktan anlarlarmış. Gündüzleri erkekler dalgalarla
boğuşup evin geçimi için balıkçılık yaparken, kadınlar topraklarına bakar,
ailenin ihtiyacı için eker biçerlermiş.
Günün birinde köyün herkes
tarafından sevilen genç balıkçısı çıktığı denizde, denizle bir olmuş. Nasıl
olmuş, neden olmuş kimse anlamamış. Zaten kıyıya vurmasaymış tekne parçaları,
kimse köyünü bırakıp gittiğine inanmaz, yıllar da geçse geleceği günü
beklermiş. Ama kıyıya vurmuş teknesinin parçaları.. Hem denizi, hem genci
sevenler kendilerini avutmak için, “demek ki çok sevdi deniz onu, aldı
bırakmadı” demişler. Kendilerini avutmuşlar avutmasına da bilmezlermiş ki
denizin onu sevdiği kadar seven bir de Rüzgar kızın olduğunu. Rüzgar öyle
sevmiş ki genci, kıyıya vuran tekne parçalarına rağmen her akşam limanda
beklemiş sevdiğini. Akşam olup gelmediğini gördüğünde, vazgeçmez “yarın”
dermiş kendi kendine.. Hem de her seferinde..
Kocaman çınarlar önce yeşermiş
sonra sararmış.. Zaman geçmiş, mevsimler değişmiş ama gelmemiş sevdiği.. Rüzgar
zayıflamış, yorulmuş, hatta hastalanmış ama bırakmamış limana her gün gitmeyi.
Yine bir gün limanda beklerken sevdiğini, ansızın ayağına vuran su “boşuna
bekleme, gelmeyecek sevdiğin” demiş. Rüzgar esmiş gürlemiş denizdeki minik
dalgalara bağırmış, “gelecek! Bir gün biz bir olacağız!” Günler günleri
kovalamış, Rüzgar’ın ayağına değen Deniz her gün gelmeyecek demeye devam etmiş.
Deniz bile acımaya başlamış inatla sevdiğini bekleyen kızın haline. Dayanamamış,
ayağına değip “ey Rüzgar kız, denizde saklanmıyor ki, Deniz oldu senin
sevdiğin.. Gel..” demiş. Her gidişin de aynı kıyıya “gel, sevdiğin seni
bekliyor” demeye başlamış deniz..
Acı doluymuş Rüzgarın kalbi,
özlemi kalbini acıtıyormuş. Bir gün acısını dindirecek tek şeyin Deniz’le buluşmak
olduğunu anlamış. Evim dediği uçurumdan, kendi halinde sessizce sevdiğini
bekleyen denize bakmış. Gülümsemiş ayağının altında bekleyen Deniz’e.
Önce yemenini bırakmış
ellerinden. Savrulan yemen, sıyırmış denizi, takılmamış ağaçlara. Düşmüş köyün
tam ortasına. Yemeni tanıyanlar önce şaşırmışlar. Etrafa bakıp kızın yemene doğru koşmasını beklemişler. Kimse gelmeyince anlamışlar kızın da genç gibi artık
gelmeyeceğini. Avutmak için kendilerini “adı gibi rüzgar onu o kadar sevdi ki,
aldı götürdü, o şimdi istediği her yerde” demişler kendi aralarında.
Kimse öğrenememiş başlarına gelenleri.. Bazıları gencin Deniz, kızın Rüzgar olduğuna inanmış...
Demişler ki o günden sonra, “bu iki sevdalı ne zaman özleseler birbirlerini, ne
zaman karışmak isteseler birbirlerine Rüzgar eser, Deniz
gürlemiş. Herkesin korktuğu o dalgalar aslında bu iki gencin kavuşmasıymış..”
O günden beri deliymiş
Karadeniz.. O günden beri Rüzgar da Deniz de durulmamış, Kavuşmak için
uğraşmış.. Uğraşmış..
Hani derler ya başka denizlere
benzemez Karedeniz. Korkutur.. Hatta adımını atanı önce uyarırlar, “dalgalıdır,
tehlikelidir” diye. İşte onun da bir öyküsü varmış ve tek derdi birbirlerini
deliler gibi seven Rüzgar’la Deniz’i buluşturmakmış.
Karadenizli olmayip, karadeniz de yasayan biri olarak, yazdiklarinizdan etkilendim. Bizim icin karadeniz gri, dalgasi ve rüzgari eksik olmayan bir deniz iken, sizler icin hayat demek.
YanıtlaSilGercekten hayat demek.. Hayallerimiz, umitlerimiz, gecmisimiz.. Dalgali denize girilir mi ya diyenlerin yanindan "viaaa yapıcaaaam" diye kosarak gecen cocuklariz biz. Kokusu bile farkli.. Ben 10 yil izmirde yasayip izmire asik olamadim. Ama Akcakoca.. Apayri.. :)
YanıtlaSilKaradeniz...masal gibi bir yer
YanıtlaSil