Çok yoğunum bu aralar! ;) Her gün kavurucu sıcakların
geçmesini önce sağ koltuğa sonra sol koltuğa devrilerek bekliyorum. Saat 4 gibi
güneş tamam be cayır cayır yakmıcam sizi vazgeçtim der gibi sadece ısıtmaya
başladığı anlarda atıyorum kendimi sahile. Üstünde bir sürü ıvır zıvırın yazılı
olduğu mor şemsiyem, altımda yumuşacık turuncu havlumla kısa süreli yerleşim
alanımı kuruyorum.
Tembelliğime devam etmeden önce komşularımı tanımak için
bakınmaya başlıyorum. Önce 17’lik gençlerin etrafı sarmasını kınıyorum
(kıskanıyorum daha dürüstçe olur), sonra 50’lık teyzelerimin bikini ve mayoyla
yaptığı şovlara içimden ıslık çalıyorum (buna da zılgıt çekiyorum desem
yeridir, malum ilerde Sharon Stone olma ihtimalimin %1, onlar gibi
olma ihtimalim ise %99). Sonuç olarak iki sahneye de gülümseyip kitabıma
dalıyorum.
Konforlu sahilimde dile benden ne dilersen diyerek çalışan çocuk
yanımdan her geçişinde
“abla sen de hep okuyorsun”,
“abla oku oku nereye
kadar”,
“abla bitmedi mi kitap”,
“abla yenisine mi başladın”,
“abla senin de derdin bitmez valla” demekten bıkmadı, ben de
her seferinde gülümsemekten. Bunu söyleyen sadece o değil tabii. Tanıdıklarımı gördüğümde “ne iş kitap okumalar, böyle hep bir entellik falan” demeden edemiyorlar.
Gören de sahilde Freud okuyorum zanneder. Sadece kendimi kaptıracağım kitapları
seçip, kendimi kaptırıyorum diyelim.
Mesela geldiğimden beri msn’de tanrıyla konuşan bir imaj
makerın İslamı nasıl da yeniden keşfettiğine şahit oldum. İçime
döndüm, etrafıma baktım ve adamın inanılmaz derecede açıklayıcı olduğunu
düşündüm. Belki de kitap din derslerinde işlenseydi yetişecek çocuklar zorunda
oldukları için değil, gerçekten seçtikleri için iman ederlerdi. Mükemmel erkek
Christian’ın eh işte fena değil (kıskançlık sinyalleri) Ana için vanilya kokulu
bir ilişkide nasıl mutlu, Ana’nın Christian için sınırlarını kaldırıp tutkuyu nasıl keşfettiğine tam üç ciltte tanık oldum. Üç
kitap 5 günde bittiğinde, kendimi oradan oraya atıp "bitemez, nayııırr bitemez" deme ihtiyacımı bastırdım ve Dante’nin Beatrice’le hiç yaşamadığı aşkının bir
profesör ile öğrencisi arasında yaşandığını gördüm. Kemikleri sızlasın, belki o
da mutlu olmuştur dedim. Pasifikte yaşanan savaş esnasında bir bungalovun nasıl
yuvaya döndüğünü ve insanlardan nasıl da vazgeçilmediğini fark ettim. Günün belli
saatlerinde nefret seansları olan, her dakika takip edilip izlendiğiniz bir
yerde aşkın yasak, özgür düşüncenin idam nedeni olduğu bir toplumda bulundum.
Durum pek tanıdık geldi, o da ayrı tabii. Ruh ikizlerinin birbirlerini
bulduklarında yarattığı enerjinin depremlere, sellere, felaketlere neden
olduğunu ve bu nedenle birlikte olamasalar da kalplerinin asla ayrılmadığını
gördüm. Meğer Romeo ve Juliet’de ruh ikiziymiş ve yarattıkları felaketler
yüzünden birleşememiş, ayrı kalmaya da dayanamayacakları için kendilerini
öldürmüşler.. Şimdilerde Ayşe Kulin’le Hayal kuruyorum. O bana bir yandan
hayalinin nasıl gerçek olduğunu anlatıyor, diğer yandan ne olursa olsun
denemekten vazgeçmemi söylüyor.
Dediğim gibi çok yoğunum bu aralar. Bu yoğunluğumun en büyük
destekçisi de hemen altımızda açılan kitapçı. Sanırım bana verilebilecek en
güzel tatil hediyesi! Sahi, her köşe başı bakkal, efes bayii olmasaydı da
kitapçı olsaydı acaba nasıl bir toplum olurduk. Hala herşeyi ayıplayan buna
rağmen ulu orta yere sümküren bir toplum olur muyduk acaba? Sanırım bunu hiç
bilemeyeceğiz..
Şimdilik büyüdüğüm bu sahil kenarında bir sürü insanla
tanışıp bana en özel sırlarını vermelerine izin veriyorum. Aşklarına,
yaşamlarına, üzüntülerine, kazandıklarına ortak oluyorum. Buna entellik
diyenler olabilir ama benim asıl yaptığım itinayla seçtiğim hayatlarda
kaybolma. Olabilirsin, yapabilirsin, yaşayabilirsin diyen farklı karakterlerin
arasındayken Londra’da üşüyorum, Pasifikteki adada güneşleniyorum. Helikoptere
binip, Kapadokya’da peri bacalarını izliyorum..
Bunu tekrar etmeme gerek yok ama ben yine de
söyleyeyim. Ben bunların hepsini ufacık bir yerde sadece sayfaları çevirerek yapıyorum ve işte sırf bu
yüzden bulduğum her fırsatta okuyorum. Kapağı açtığımda farklı dünyaların kapısını açıyorum ve içlerinde kayboluyorum.. Kaybolmanın en güzel şeklidir okumak.. Size de öneririm.. ;))
Huzurlu pazarlar..
Ps.: Meraklısına, bahsi geçen kitapların listesi;
Tanrı’nın Doğum Günü Burak Özdemir
Grinin Elli Tonu, Karanlığın Elli Tonu, Özgürlüğün Elli
Tonu EL James
Gabriel’in Cehennemi Sylvain Reynard
1984 George Orwell
Yağmur Sonrası Sarah Jio
Sen benim Diğer Yarımsın Holly Bourne
Hayal Ayşe Kulin
"Tanrı'nın Doğum Günü"nü ilgiyle okumuştum.
YanıtlaSilHatta sonra yine aynı yazarın "Peygamber Çocukları"nı almıştım.
Din, felsefe ile ilgili herkesin merakla okuyacağı bir kitap diye düşünüyorum.
Ben de deniz kenarında kitap okumayı sevenlerdenim. Kuağımda dalgaların sesi, elimde naneli limonata, gözlerim satırlarda...Daha ne isterim ki??
Iste benden bir tane dahaaa :)) bizlerden cok az varmis onu ogrendim. Sahile ya poz vermeye ya da goz kirpmaya gider olmus insanlar :s
Silbayildim yazina hic bikmadan her kelimesini okudum.hele o "abla,sen de hep okuyorsun"diyen cocugu ayri bi merak ettim...
YanıtlaSilAdi Soner, en fazla 15, 16 yasinda. Cok efendi ve cok da guzel guluyor. O yasta o sicakta haril haril calisiyor bi de. Yani tam tebrik edilecek bir cocuk :))
Silhelal
Sil1.sen nerde kalıyorsun tek başınamı yaşıyorsun ?
YanıtlaSil2. Ailen şuan kaldığın yerde değilmi neden onlarla kalmıyorsun, en azından onlar diretmedimi?
3. sana ayrı yaşama iznini nasıl verdiler ? ^-^
-----
o çocuk abla dediğinde havlunun altından pompalı tüfekle onu yerden 2 metre uçuracaksın ki uçan karavana neden böyle demişler anlasın. Yere sümkürenide böyle tutucan ensesinden yalatacaksın ona bakalım bir daha yapıyormu, ben bu milletin Türk ve hatta müslümanlığından şüphe duyuyorum artık !!!
ve 4 kumsal için en ideal saattir ! güm batımına doğru tadından yenmez.
Hahaha sorulara bak.. bi de son zamanlarda cok gerginsin ya toprakta falan mi yurusen sen :)))
SilAilemleyim Alicim, Akcakocadayim, hem niye vermesinler yalniz yasama iznini. Son 10 yildir ne yapiyorlardi? :)))
Cocuga kizma.. cocuk o daha abisi :))
Milletimiz hakkindaki tum yorumlara katiliyorum ama yine de sakin olmak iyidir diyorum ;))
Gun batimi sevilmez mi yahuu.. Bugun gunes batarken izle deriiin bi nefes al bence :))
nerden izlicem kii burası b*klu bi yer =P en güzel egede izleniyor =/
Silburda böyle tatlı bıcırık şirine gibi kızsın ama gerçekte nasılsın ? hımmmm, önemli olan bu. ya cadolozsan =D
Silben bayadır toprağa temas etmiyorum biliomusun =/
Silya tabi yaşar insanda kız çocuğum olsa benim aklım kalır =/ koruma iç güdüsü biraz sınırı aşıyorda !
tamam çocuada kızmadım pompalı tüfekle vurma, azına kürekle vursanda olur )=D
Tamam kumdan kale yapilan kurekle vurdum cocuga say da rahatla bi :)))
SilAyna gibiyim ben sevimli olana sevimli cadaloz olana cadaloz. Anlatabildim mi bilader? (Elde tespih omuzlar capraz tek kas yukarda sesi kalin hayal et ve korkma, titre Alicim;)))))
o kitapçıyı daha sonra bizim buraya yollasana :)
YanıtlaSilBu ulkeye daha fazla gezen kutuphane lazim bence. Daha dedim ama acaba hic var mi o da ayri :s
Silo kaybolmuşluğu çok seviyorum :)
YanıtlaSilBende ben de bendeeee :)
Sil"abla oku oku nereye kadar" harikasınız sana Soner'e kocaman sevgiler
YanıtlaSilCok tesekkurler :)) Sonerin cok mutlu olacagindan eminim ;)
SilKitap okumanın keyfi paha biçilemez. Keyifli okumalar :)
YanıtlaSilHele ki elinin altinda bu kadar guzel hikayeler varken :) Cok tesekkurler ;)
SilBu yorum yazar tarafından silindi.
YanıtlaSil