Edebiyat okumuş olmama
rağmen bu güne kadar hiç bir kitabı enine boyuna yorumlamadım. Benim için kitap
okurla yazar arasında apayrı bir dünya. Bu görüşüme rağmen, ilk kez bir kitabı
bitirince, yazıcam dedim. Öyle bir dönemde çıktı ki kitap, kendime de bir sürü
ders aldım, üstüne de kaybettiklerimin şerefine bir de kahve içtim
diyebilirim...
Aslında yazmaktaki amacım
size kitabı anlatmak değil. Ben size yazarı anlatmaya geldim. Yazarımızın ismi
Tunç Kılınç. O kocaman holdinglerde kocaman masalarda kocaman sıfatlar altında
çalışmış, bakmış istediği gibi gülemiyor, bir dur demiş kurumsal hayata. Ondan
sonra kartvizitini Faili Meçhul Kıyak kartıyla değiştirmiş. Kartın üzerinde ne
isim ne sıfat ne de cep telefonuu var. Amacı tanımadığı insanları hiç karşılık
beklemeden mutlu etmek.. Sonra yetmemiş,
reddedildiğinde intikam planları yapmak yerine gülmeyi tercih etmiş. Hoop bir
kart daha atmış cebine.
Yıllar yıllar önce İzmir’de,
şirkette bunalmış, kafam karışmış otururken tamamen tesadüfen atölyesine yolum
düştü. Ne yalan söyleyeyim tüm mesaimi gizli saklı Fikir Atölyesini okurken geçirdim. Tam
içiniz bunalmış, patlamak üzereyken size “gel güzel kardeşim, otur karşıma
dinle beni” diyip bir de elinizde ince belli bardakta çay tutuşturan bir tavır
vardı yazdıklarında. O anlattıkça şaşırıyor, içinizden ne adamlar varmış
diyordunuz. Sonra ben de anlatmaya, yazdıklarımı kenarda köşede saklamaktansa
internetin sınırsız dünyasına kağıttan uçak yapıp atmaya karar verdim. Hep
aklımda olan paylaşma fikri, onun sayesinde gerçekleşti. Sonra bir gün linkimi
attım ona. Amaan zaten cevap vermez derken pat diye cevap geldi. “Ellerine
sağlık, yazmaktan asla vaz geçme” demesin mi.. Onca zaman geçti ama ben hiç kopmadım
yazdıklarından. Son zamanlarda atölyesinde bir sessizlik vardı. Meğer o arada
da boş kalmamış, patlatmış kitabı! ;)
Bazı kitaplar vardır ya elinizden tutar sizi başka yerlere götürür. Bilmediğiniz, görmediğiniz yerlere. Yazar bir yer yaratır size, insanlarla süsler, derslerle öğretir.. İşte Tunç da bunu yapmış. Son zannedilen bir noktadan hayatın nasıl başladığını göstermiş. Hani her şey bitti dediğimiz anlar var ya, işte tam da o anda “dur be koçum daha ne gördün” dedirtecek size. 46 numaralı odadan öyle bir akıllanıp çıkacaksınız ki tüm deliler alkış tutacak size. Öyle insanlarla tanışıp, öyle güzel dersler alacaksınız ki... Aaa bu arada ee hayal aleminde herkes kahraman demeyin, bu insanların hepsi gerçekten yaşamış, elinden geleni korkmadan yapmış insanlar..
Kitabın ismi Sıfır...
Hemen başında da aslında kocaman bir ders veriyor..
"Kendini bir bok sanmazsan,
Kaybedecek bir şeyin de olmuyor!"
Kimseye kitap önermek haddime düşmez, olmuş olmamış demek de.. Ama içtenlikle ben çok beğendim diyebilirim. Ve sizi kitabın daha başlarında "nasıl?" sorunuza yazarın verdiği cevapla bırakabilirim..
Gülümseyin, Hayal Kurun.. Aaa bir de kahve için. Kaybettikleriniz şerefine.. ;)
Buket
Şimdiden çok merak ettim ve bir an önce okumak istedim. Bir kahve de ben içmek isterim kitabın üzerine :) Güzel anlatımınız için içten teşekkürler :)
YanıtlaSilBir kitap açıp bir sürü insanla tanışacak ve kendinizi sorgulayacaksınız. İşin garip yanı bunları yaparken gülümseyeceksiniz de ;) Umarım beğenirsiniz.. Güzel yorumlar için ben teşekkür ederim :)
SilÇok teşekkür ederim : )
YanıtlaSilBir de yazarımız böyle incedir.. Atlamaz, hep teşekkür eder.. :)
SilAsıl ben teşekkür ederim Tunç.. Daha nice insanların hayatlarına dokunmanı dilerim..
Sifır! sifır! sifır!sifır! 😊
YanıtlaSilAyy siz çok yaşayın =) Gidip alalım kitabı, okuyalım sonra yine buluşalım madem.
Hahhah kahveyi unutmayalım kahveyi.. ;)))
Silkaleminize sağlık.nasıl yeni yazılardan haberdar olabilirim.
YanıtlaSilÇok teşekkürler.. Ana sayfanızda yazıların çıkması için yandaki takipçilere katılabilirsiniz. Beni de pek mutlu edersiniz :)
Sil